Kystriksveien: Yeryüzünün En Güzel Kara Yolu

Norveç’in Stiklestad kasabasından başlayıp artik bölge sınırı içinde bulunan Bodo’ya uzanan kıyı şeridindeki yolun uzunluğu 670 kilometredir. Adeta iki ayrı dünya arasındaki yolculuk bir çokları tarafından yer yüzündeki en güzel kara yolculuğu olarak tanımlanır.

Bir tarafta düzgün kesilmiş çayırları ve parlak bordo renkli ahşap kulübeleriyle orta Norveç’in sakinliği; diğer taraftan glasiyerleriyle, kar kaplı dağlarıyla ve sonsuz ufuklarıyla kuzeyin anlatılmaz güzelliği burayı keşfetmenizi beklemektedir. Bu iki yeri birleştiren kıyı şeridi veya Fv17 diye de bilinen Kystriksveien yolu artik şeridine kadar kıvrımlı ve tırtıllı yollarıyla insanın önüne her ilerledikçe başka manzaralar çıkarır.

Stiklestad modern Norveç’in hikayesinin başladığı yerdir. Burada 1030 yılında hristiyan olan kral Olav Haraldsson Viking ordusu tarafından öldürülür. Yenilgiye rağmen bu olay Norveç’te hristiyanlığın yayılması ve Norveç’in tek bir ülke haline gelmesi için bir dönüm noktası olur. Aynı zamanda Norveç Vikingleri ve onun kavgacı komutanlarının sonu gelir.

Aracınızla kırsal yolda Stiklestad’dan kuzeye doğru gittikçe Steinkjer şehrine kadar suyun yolu adeta kucakladığını göreceksiniz. Steinkjer’i geçtikten sonra Kystriksveien yolu Norveç’in sınırlarının daraldığı, yerleşimin olmadığı ıssız ve çıplak bir görünüm alır.

Ancak kırsalın el değmemiş, insanın çok seyrek olduğu ve kıyı şeridi boyunca yol yapımının neredeyse imkansız hale geldiği bu bölgede insan zekası, kararlılığı ve sebatı dahiyane bir mühendisliğin zaferi olur.

Norveçlilere bu yol ile ilgili bir soru yönelttiğinizde şu cevabı alırsınız. “Norveç’te önümüze dağ gibi veya nehir gibi bir engel çıktığında ya onun üstünden ya da çevresinden yol geçiririz. Dünyanın en uzun kara yolu tünelleri Norveç’tedir. Başkalarının imkansız dediği her yerde biz yol inşa ettik, baktık ki olmuyor feribot kullandık.”

Kuzeye doğru yol aldığınızda karşınıza Helgeland Köprüsü çıkar. Köprü olmasaydı karşı kıyıya geçmek için en az 1 saatlik bir yol yapmanız gerekirken köprüden geçmeniz sadece beş dakikanızı alır. Mevsim yaz olmasına rağmen etrafınızı saran dağlar hala karla kaplıdır. Henüz artik kuşağa gelmemiş olsanız bile yüksek platolar ve çıplak ağaçlar sanki artik coğrafyanın içindeymişsiniz gibi size hissettirir.

Küçük ama çok şirin bir köy olan Lavong’a geldiğinizde suyun kenarında yol biter. Önünüzde ne bir köprü ne de bir tünel vardır. Fazla beklemeden sizi karşıya geçirecek olan feribota binersiniz. Feribotla karşıya geçerken yanınızdaki araçtakilerle dostluk kurarsanız büyük ihtimalle işiteceğiniz sözler şunlar olacaktır. “Bu kıyı Avrupa’da ki en iyi kıyısı. Ne zaman burayı aracımızla gezsek her defasında yeni bir şey keşfediyoruz.”

Karşı kıyıya geçtiğinizde uzakta yine çok sevimli bir köy olan Nesna görülür. Nesna’ya aracınızla yaklaşırken fiyord kıyısının kara yoluna sadece birkaç metre yaklaştığını fark edersiniz. Köyün küçük ama albenili evlerini, taş duvarlarını geçerek kuzey Avrupa’nın en uzak meridyenine biraz daha yaklaşmış olursunuz.

Sakin bir yerleşim yeri olan Stokkvagen’i geçtikten sonra Kystriksveien yolu Gronsvik’de 2. Dünya Savaşına sahne olan hisarın yanına uğrar. Burası dik dağların çevrelediği, ufkunda küçük gölcüklerin görüldüğü, insanı artık gidilecek başka yol kalmadı şeklinde endişelendiren bir bölgedir. Umudunuzu kestiğiniz anda Norveçli yol yapımcılarının sizi ufukta görünen dağlara doğru götüren bir yol yaptıklarını şaşarak görürsünüz.

Dağlara doğru yükseldiğinizde kısa bir mola verip aracınızdan inerseniz Kuzey Denizinin koyu maviliğini, okyanustan yükselen yalçık kayalarla kaplı adalarını görür, manzaranın büyüsüne kapılıp aracınıza binmeyi mümkün olduğunca geciktirirsiniz.

Bir saat süren Kilboghamn-Jektvik feribotundan sonra yol açık bir okyanusu andıran fiyordla kesişir. Sivri uçlu tepeler birbiri ardına ufku kaplar. Ünlü Norveçli hikayeci Henrik İbsen Norveçi tarif ederken saray üstüne kümelenmiş saray tabirini kullanır. Gören herkesin İbsen’e hak vermemesi mümkün değildir.

Kilboghamn’u geçip Jektvik’e varmadan artik çizgiyi geçmiş olursunuz. 21 Aralık’ta bu çizginin kuzeyinde yılın en kısa günü yaşanır. 21 Haziranda ise güneş doğmayacak ama aynı zamanda batmayacaktır da.

Sonunda Bodo’ya vardığınızda bu harikulade seyahat sona erer. Ancak sizi bir sürpriz daha beklemektedir. Saltstraumen. Gezegenimizdeki en büyük gel-git akıntısı.

Bu yatay çağlayanın boyu 3 kilometre, genişliği 150 metredir. Her 6 saatte bir 400 milyon ton suyu devridaim ettirir. En kuvvetli halinde her şeyi dev bir girdap gibi yer kürenin görülmeyen derinliklerine emer. Üstündeki köprüden baktığınızda kendinizi vertigo olmuş gibi hissedersiniz.

İlerki seyahat programınıza mutlaka Kystriksveien yolu deneyimini de dahil etmenizi hararetle öneririz.