Bir Turizmcinin Seyahat Anısı Ortaçağ’a Yolculuk

 

Federal Almanya’da üzüm bağlarıyla tanınan Würzburg’dan başlayıp, Bavyera ve Baden Württenberg eyaletlerinde dağlar ve ormanlar arasından geçip, Füssen yakınlarındaki Neuschwanstein Şatosu‘nda son bulan 350 km’lik yol Romantik Yol olarak adlandırılır.

Arkadaşlarımızla beraber bu yol üzerindeki Dinkelsbühl ve Rothenburg ob der Tauber isimli iki tarihi kasabayı ziyaret etmeye ve deyim yerindeyse Orta Avrupa Ortaçağ mimarisini bizzat görmeye karar verdik.

Gezmek istediğimiz bu kasabalara 2 saatlik uçuş sonrası varacağımız Nürnberg üzerinden gitmeyi planladık. Nürnberg’e vardıktan sonra şehir merkezindeki otelimize metro ile ulaşmak çok kolay oldu. Valizlerimizi bıraktıktan sonra 10 dakikalık bir yürüyüşle  Eski Şehir Altstadt  ’a vardık.

 

Kutsal Roma İmparatorluğu’nun eş başkentlerinden ve Ortaçağ’da önemli bir ticaret merkezi olan Nürnberg’in nüfusu 500.000 kişi. Ünlü ressam, gravür ustası  ve matematikçi Albrecht Dürer bu şehirde yaşamış ve ölmüş.

İmparatorların yaşadığı kalenin eteklerinde tarihi tüneller var. II. Dünya Savaşında şehir müttefik hava kuvvetleri tarafından bombalanırken tarihi eserler, kilise vitrayları, tablolar bu tünellerde saklanmış.

Aziz Sebaldus ve Lorenz Kiliselerini, Belediye Binasının altındaki Zindanları ve Oyuncak Müzesini gezdik. Belediye Meydanında Avrupa’nın en büyük Noel Pazarı kuruluyor. Meydanın etrafında çok sayıda kafe var. Mola esnasında kahve içerken yanında leziz Nürnberg kurabiyelerini ( Lebkuchen ) tattık. Eğer Germen tarihine ilgi duyuyorsanız Milli Müze de mutlaka gezilmesi gereken bir yer.

Gezimizi yaz mevsiminde yaptığımız için havanın geç kararmasından yararlanarak günü bir bira bahçesinde yerel yemekler eşliğinde bira içerek noktalayıp otelimize geri döndük.

Ertesi gün otelden 10 dakikalık bir yürüyüşle merkez istasyona ( Hauptbahnhof ) vardık. Banliyö treni ( S-Bahn ) ve otobüs bağlantısıyla öğleye doğru Dinkelsbühl’e geldik. Şehir surlarındaki kapıdan geçtikten sonra bir anda zamanda 500 yıl geriye gittik. Şehirdeki evler çok iyi korunmuş ve restore edilmiş. Dış cepheler aralarına üzerleri sıva kaplı tuğla veya kiremit yerleştirilen kalın kerestelerden oluşuyor.

Bu evlere Fachwerkhaus deniyor.  Önce surlar etrafında kısa bir yürüyüş yapıp şehir merkezine yöneldik. Aziz Georg Katedrali‘ni, Weinmarkt ’ı gezdikten sonra otobüs ve banliyö treni bağlantısıyla Ansbach üzerinden Nürnberg’e döndük.

Zaman tünelide yolculuğumuz devam etmekte. Bugünkü hedefimiz Rothenburg ob der Tauber (Kızıl Hisar). Keltler tarafından kurulmuş 2000 yıllık bir yerleşim.  Yine aynı banliyö trenini kullanarak Dombühl üzerinden otobüsle Romantik Yol üzerindeki küçük köy ve kasabalara uğrayarak surlarla çevrili eski şehriyle meşhur Rothenburg‘a ulaşıyoruz.

Lebkuchen

Yerleşim şekli Ortaçağ’dan beri değişmemiş. Evlerin mimarisi Dinkelsbühl’de gördüklerimizin aynısı. Şehri çevreleyen surların üstleri kapalı, toplam uzunluğu 3,5 kilometre. 40 tane kule, mazgallar ve önlerindeki hendekler yüzyıllar boyunca halkı saldırılardan korumuş.

Şehrin içindeki en tanınmış ev 1940 yılında Hollywood yapımı Pinokyo filminin çekildiği  Plönlein .  II.Dünya Savaşı esnasında müttefik bombardımanında şehirdeki evlerin üçte biri yıkılmış. Ancak şehre topçu saldırısı öncesinde müttefikler şehri savunan askerlerle görüşüp teslim olmaları halinde ateşkes ilan edeceklerini söyleyerek şehrin daha fazla harap olmamasını sağlamışlar.

Plönlein

Ortaçağ Suç Müzesi ve Alman Noel Müzesi mutlaka görülmesi gereken turistik noktalar. Nürnberg’e döndükten sonra yine bir bira bahçesi molasıyla yorgunluğumuzu atıyoruz.

Tarihe yolculuğumuz sona erdi, uçağımızın kalkışına kadar olan sürede Nürnberg’de dolaşıp verdiğimiz molada fırından yeni çıkmış Lebkuchen yemeyi ihmal etmiyoruz.