Havalimanı Personel Eksikliği Havayolu Taşımacılığını Zora Sokuyor

Özellikle Avrupa’da ki havalimanlarında yaşanan sorun dramatik ve ilerki dönemlerde daha da fazla büyüyeceği düşünülüyor. Bunun ana sebebi yolcuların rahat biçimde uçağa binmelerinin sağlanamaması.

Gerçekte bu sorun her hub için geçerli değil. Asıl sorunu yaşayan havalimanları, havayollarını aktarma merkezi olarak barındırmakta olanlar.

Uzmanlara göre yaşanan krizin baş sorumlusu havalimanlarının pandemi sonrası yoğun faaliyette bulunmaya  kaldığı yerden devam etme öncesinde, çıkabilecek pürüzlerin yöneticiler tarafından tahmin edilememesi. Havayolu trafiğinin bir çöküş dönemi geçirdikten sonra 2020 yazında tekrar hız kazanmasının ardından aynı yılın sonbaharında tekrar gerilemesi tecrübesini yaşayan karar vericiler, akabinde gelen ikinci düzelmenin sorunsuz akışı için alınması gereken tedbirlerde ürkek ve tutuk davrandılar.

Havayolu trafiği yeniden akmaya başladığında sanki gizli bir el düdüklü tencerenin kapağını kaldırdı ve yolcuların sabırları kaynayarak dışarı taştı.

Belli bir düzen içinde olmasa bile yolcuların uçağa binmesi için gereken aşamalar şunlardır: Park alanına girip aracı park etmek, oradan terminale girmek, sonra güvenlik kontrolünden geçmek, daha sonra check-in kontuarına uğramak, el bagajı güvenlik taramasından geçerek pasaport kontrolu sırasına girmek ve sonunda uçağa binmek. Tüm bu sayılan engeller gözden uzak tutulmaması gereken darboğazlardır.

Bunların üstesinden gelmenin tek yolu her bir aşamaya yeterli sayıda eleman tahsis etmek ve böylelikle tek tek aşılması gereken engelleri kolaylaştırmaktır. Aslında havalimanları en yoğun trafiklerin üstesinden gelmek için modern techizatlarla donanımlıdır. Yeterki bu donanımlar işlevlerini yerine getirsin.

Bir çok havalimanı henüz tam kapasitede çalışmıyor. Daha doğrusu yeterli eleman bulamadığı için çalışamıyor. Konu oldukça karışıktır. Yetkililerin kimi sorunları polis kuvvetleriyle, kimi taşeron firmalarının elemanlarıyla, kimi şirket çalışanlarıyla, kimi de havalimanı personeliyle aşmaya çalışmaktadırlar. Bu tarafların her biri kendi yöntemlerinin en doğru olduğunu savunduklarından taraflar arasında koordinasyon sağlanamamaktadır.

Sonuç olarak havalimanı üst yönetiminin çıkabilecek sorunları öngörememesinin bu kaosta önemli rolü vardır.

Nüfusun büyük çoğunluğunun aşılanmasının, seyahat etmek için pandemi döneminde oluşan tüm engellerin aşılması sonucunu doğuracağını, bunun da seyahat etmek isteyen insan sayısında adeta patlama yaratacağının tahmin edilmemesi sorunun ana kaynağını oluşturmuştur.

Pandemi esnasında bir çok donanımlı personelin işlerine son verildi. İstihdam etme koşullarının ve çalışma ücretlerinin yeterince cazip olmadığı bir ortamda bunların yeri doldurulamadı.

Havalimanlarında yeniden işe alımlar 2021 yılının sonuna kadar başlayamadı. Başlama sonrası eğitim çalışmaları ve personelin çalışması için resmi yerlerden alınacak izinlerin belli bir süreye ihtiyaç duyulması, istenilen çalışma düzenine geçilmesini 2022 yılı ortasına kadar uzattı. Örnek vermek gerekirse Almanya’da ki Alman Ekonomisi Enstitüsü’nün araştırmasına göre Alman havalimanlarındaki personel eksikliği sayısı 7,200 kişiye ulaşmış durumda.

Bu sonuçla makul bir sabra sahip yolcuların aksaklık olmadan uçağa binmeleri ve uçakta yapılması gereken hizmeti almaları mümkün değildir. Böylelikle aralarında uçma korkusu olan yolcular başta olmak üzere seyahat edeceklerin tümü uçuş tamamlanana kadar stres altında kalacaklardır.

Sorulması gereken soru şudur : Mevcut şartları dikkate alarak yolcular uçma cesaretlerini devam ettirebilecekler midir? Bu sıkıntıları yaşayanlar tekrar aynı sıkıntıyı yaşama cesaretini gösterebilecekler midir? Dönüş yolunda dilleri ve kültürleri farklı olan yerlerden dönebilmeyi göze alabilecekler midir?